gebelik takibi, alparslan baksu

Gebelik Takibi

Gebelik teşhisi konulduğu andan doğuma kadar geçen süre, kadın yaşamındaki en büyük psikolojik ve fiziksel değişimlerin yaşandığı dönemdir. Bu dönemde kadın doğum hekimi anne ve bebeğin sağlığını değerlendirir, annenin sağlığının devamı için önerilerde bulunur. Yani, gebelik takibi sürecinin iki ana unsuru vardır; birincisi fetusun büyüme ve gelişiminin değerlendirilmesi, ikincisi annede gebeliğe adaptasyona bağlı oluşan fiziksel ve psikolojik değişikliklerin etkilerinin değerlendirilmesidir.

Gebelik her biri 3’er aylık bölümlerden oluşan 3 döneme (trimester) ayrılır. Her dönem ayrı bir öneme sahiptir. Örneğin, bebekle ilgili anomalilerin taramaları ilk iki dönemde yapılır. Gebeliğe bağlı tansiyon yüksekliği ve şeker hastalıkları ise son üç ayda ortaya çıkar. Gebe kadınların ultrasonografik muayenesi de bir seromoniye dönüşebilir. Bu muayeneye anne-kayınvalide, kardeş ve yakın arkadaşlar da katılarak, bebeği görme meraklarını gidermek isteyeceklerdir. Bu nedenle bir kadın yıllık smear kontrollerini atlayabilir, fakat gebelik muayenesini çok nadir olarak unutur.

Gebelik öncesi (Prekonsepsiyonel) muayene

Aslında ideal olan, çiftin gebeliğe karar verdiğinde kadının gebelik öncesi muayenesinin yapılmasıdır. Bu muayenede ayrıntılı bir öykü alınır ve sistemik muayene yapılır, yakın zamanda yapılmadıysa smear testi alınır. Tiroid bezi (Guatr) ve meme muayenesi bu dönemde önemlidir. Çünkü tiroid bezi (guatr) bozuklukları gebelikte ciddi sorunlara yol açar. Ayrıca gebelikte memelerde büyüme ve ödem nedeniyle değerlendirme yapmak ve mamografi çekmek zorlaşır. Ailesinde menopoz öncesi meme kanseri olan kadınlarda, 40 yaşın altında olsa dahi mamografi çekilmelidir. Kadının aşılanma durumu belirlenir, eksikse, kızamıkçık (rubella), hepatit-B, tetanos aşılar yapılır. Riskli bölgelerde yaşayan kadınlarda tüberküloz taraması yapılmalıdır.

Gebelik öncesi muayenenin en önemli aşamalarından birisi hastanın risklerinin değerlendirilmesidir. Bu risklerin bazıları değiştirilemez, bazıları da çeşitli önlemlerle değiştirilebilir. Hastanın boy, yaş, ırk, eğitim düzeyi, genetik yapısı, sosyoekonomik seviyesi değiştirilemeyecek risk faktörlerindendir. Buna karşın, tansiyon yüksekliği (hipertansiyonu ), şeker hastalığı, tiroid bezi bozuklukları (guatr hastalığı), astım, epilepsi (sara), aşırı zayıflık ve şişmanlık değiştirilebilen risk faktörlerine girer. Bu kadınların gebelik öncesi mevcut hastalıkları tedavi edilmeli veya kontrol altına alınmalıdır. Fetusta anomalilere yol açan teratojen dediğimiz A vitamini (accutane), pıhtılaşma önleyici kumadin (coumadin), bazı sara (epilepsi) ilaçları gebelik öncesi bırakılmalıdır. İş ortamında ağır metallere (cıva, kurşun) veya uçucu toksik maddelere maruz kalan kadınlar uyarılmalı, aile içi şiddetin mevcudiyeti araştırılmalıdır. Bu konularda iyileştirici önlemler alınmalıdır.

Alkolün etkileri

Alkolün fetus üzerine zararlı etkileri kesin olarak kanıtlanmıştır. Bu zararlı etki kullanılan alkol miktarıyla orantılı olarak artmaktadır. Bu nedenle gebelik planlayan kadınların alkol alımını bırakması önerilir. Sigaranın da gebelik üzerine olumsuz etkileri bilinmektedir. Bebekte düşük doğum ağırlığına yol açması, erken doğum ve bebek ölümü bilinen yan etkileridir. Sadece gebe kadınların değil, aynı evdeki diğer aile üyelerinin de sigarayı bırakması önerilmelidir. Kadındaki dişeti iltihapları da önemlidir. Çünkü bunlar erken doğum riski oluşturur. Bu nedenle gebelik öncesi dönemde tedavisi yapılmalıdır. Gebelik öncesi dönemde kadınlara folik asit kullanımı önerilmelidir. Çünkü folik asit, bebeklerdeki doğumsal beyin ve omurilik anomalilerini önemli oranda azaltmaktadır. Bu etki özellikle önceki gebeliklerinde beyin ve omurilik anomalili bebek doğurmuş kadınlarda çok önemlidir. Bu kadınlarda, gebelikten 1 ay önce başlamak üzere gebeliğin ilk üç ayı boyunca, günde 4 mg. folik asit kullanmaları önerilmelidir. Risk kategorisi yüksek olmayan kadınlar ise 400 mcg-1mg arası folik asit kullanabilirler.

İskelet sistemi

Normal doğumu engelleyebilecek iskelet sistemine ait (ortopedik) bir problemin varlığı araştırılmalıdır. Eğer mevcutsa, doğumun sezaryenle gerçekleştirilmesi planlanır. Yaşla birlikte gebeliğe ait bazı riskler de artmaktadır. Örneğin 40 yaşının üzerindeki kadınlarda düşük yapma, düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma, erken doğum, ve bebek ölümü riskleri artmıştır. Bu bilgiler de kadınlarla paylaşılmalıdır.

İdeal olarak gebelik öncesi konuşulması gereken konulardan birisi de genetik hastalıklardır. Türkiye gibi akraba evliliklerinin sık olduğu ülkelerde maalesef genetik hastalık riski de artmaktadır. Ayrıca yaşadığımız coğrafyadan dolayı toplumda sıklığı artmış genetik hastalıklar da vardır (Akdeniz anemisi gibi). Son olarak, kadınların eğitim ve iş planlamaları nedeniyle, çocuk sahibi olma yaşının ötelenmeye başlanması da, ileri anne yaşına bağlı gelişen Down sendromu (Mongolizm) gibi genetik hastalıkların oranında artışa neden olur. Dolayısı ile çiftin ailelerini de kapsayacak şekilde ayrıntılı bir öykü alınması gereklidir.

İlk gebelik muayenesi

Kadın gebe olduğunu öğrenir-öğrenmez planlamalıdır. Çünkü gebeliklerin yaklaşık % 1-2 kadarı rahim dışına yerleşen dış gebelik şeklindedir. Erken dönemde muayene ve ultrasonografi ile gebeliğin rahim içerisinde yerleşip yerleşmediği anlaşılır. Erken dönemde tespit edilen dış gebeliklerin ilaçla tedavisi mümkün olduğu için bu muayene çok önemlidir. Gebeliğin tespiti idrar testi, kandan β-hcg bakılması ve ultrasonografi ile yapılabilir. Gebeliğin tespitiyle birlikte, kaç haftalık olduğu da belirlenmelidir. Adet kanamaları düzenli olan bir kadında gebelik haftasının son adet tarihi ile uyumlu olup olmadığı kontrol edilir. Eğer kadının adet kanamaları düzensiz veya son adet kanamasını bilmiyorsa, erken dönemdeki ultrasonografik muayene ile bebeğin büyüklüğünün saptanması, sonraki takipler açısından çok önem taşımaktadır.

Gebe kadının boy/kilo oranı, kan basıncı, guatr bezi ve pelvis muayenesi yapılmalıdır. Yakın zamanda alınmadıysa, Pap-smear testi alınmalıdır. Bu test sonrası lekelenme tarzı kanama olabileceği hastaya söylenmelidir.

İlk gebelik muayenesi testleri

İlk gebelik muayenesinde; kan grubu tayini, tam kan sayımı, kızamıkçık, toksoplazma, hepatit-B, hepatit-C, HIV( aids), sfiliz (frengi), tam idrar, idrar kültürü testleri istenmelidir. Renkli ve kokulu akıntı varsa, bu akıntıdan kültür alınmalıdır. Zamanında erken tedavisi yapılmayan alt genital sistem enfeksiyonları gebelikte, zarların erken yırtılması ve erken doğum risklerini arttırmaktadır.

İlk gebelik muayenesinde çiftin gebelikle ilgili sorularına ayrıntılı cevap verilir. Gebelik muayenelerinin hangi sıklıkta yapılacağı planlanır. Ateş, idrar zorluğu, kanama, kasıklarda şiddetli ağrı, parça düşürme gibi durumlarda derhal hekimini araması önerilir.

Normal gebelik süresi, son adet tarihine göre hesaplandığında 40 haftadır. Herhangibir risk taşımayan gebeler 28. haftaya kadar 4 haftada bir, 28-36 haftalar arasında 2 haftada bir, 36 haftadan sonra haftada bir kez muayene edilir. 40 haftadan sonra (günü geçen gebeler) haftada 2 kez muayene edilmelidir. Hastanın risk faktörlerine göre bu muayene şeması değiştirilebilir.

İlk muayeneden sonraki muayenelerde istenecek tetkikler:

Tam idrar tekiki her ay istenmelidir. İdrar kültürü ise her 3 ayda bir istenir.

Tam kan sayımı her 3 ayda bir tekrarlanmalıdır.

Mongol bebek taraması (Down sendromu taraması)

11-14. gebelik haftaları arasında yapılır. % 85-90 doğruluk oranına sahiptir. Bebeğin ense bölgesindeki ödem (ense pilisi kalınlığı) ölçülerek, kandaki iki maddenin değerleri ile (PAP-A ve fβ-hcg) birlikte risk hesaplanır. Hesaplanan risk belli oranın üzerinde ise anne adayına amniosentez önerilir.

Down Sendromlu bir bebek
Nöral tüp defekti (beyin-omurilik sistem anomalisi) taraması

16-20 haftalar arasında AFP ölçümü ile yapılır. Bulunan değer belli oranın üzerinde ise ayrıntılı ultrasonografi ile bebek incelenir. Herhangibir anomali saptanırsa aile ile paylaşılıp, uygulanacak yöntemle ilgili birlikte karar verilir.

Gebelik şekeri taraması

24-28. gebelik haftalarında, gebe kadına önce kan şekerine bakılıp ardından 50 gr. şekerli su verilerek 1 saat sonra kan şekeri ölçülerek yapılır. Buluna değer 140 mg/dl nin üzerinde ise, 2. basamak olan 100 gr.lık şeker yükleme testi yapılır. Bu testte 2 veya daha fazla değer yüksek bulunursa gebelik şekeri teşhisi konulur.

Kan uyuşmazlığı (Rh uyuşmazlığı) testi

Anne kanı Rh(-) olan gebelerde ilk muayenede ve 26-28. gebelik haftalarında istenir. İlk test (+) çıkarsa, bu gebeler çok yakından takip edilmelidir.

Kokulu ve renkli akıntı

Gebelikte beyaz renkli, şeffaf bir akıntı normaldir. Fakat sarı-yeşil renkli, bozuk balık kokulu akıntılar tedaviyi gerektirir. Muayene ile teşhis konulamıyorsa, kültür ve antibiyogram yapılmalıdır. Bu enfeksiyonlar zarların erken yırtılmasına, erken doğum eylemine neden olabilirler. Gebeliğin 35-37. haftalarında bütün gebe kadınların vaginasından ve perianal bölgelerinden grup B-streptokok denilen bir bakteri kültürü alınması önerilmektedir. Kültürde üreme olan hastalar, doğum esnasında penisilin veya ampisilin türü antibiyotiklerle tedavi edilmelidir. Tedavi edilmeyen gebelerde gebelik zarı enfeksiyonu (amnionitis), rahim iç zarı eneksiyonu (endometrit), böbrek enfeksiyonu (pyelonefrit) ve yara yeri enfeksiyonu riski artmaktadır.

Ultrasonografi ile muayene

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gebe kadınlara toplam üç kez ultrasonografik muayenenin yeterli olacağını bildirmektedir. Fakat biz ultrasonografik değerlendirmeyi her gebelik muayenesinde yapmaktayız. Bunun gebelere herhangibir zararı yoktur. Aksine bazı sorunların erken teşhis edilmesini sağlamaktadır.

Gebe kadının doktorunu aramasını gerektiren acil durumlar

  • Vaginal kanama
  • Vaginadan renksiz sıvı gelmesi
  • Alt karında giderek artan şiddette ağrı
  • Bir saatte 6 dan fazla kasılma şeklinde ağrı
  • Ateş ve üşüme, titreme
  • İdrarda yanma ve sık çıkma
  • 24 saatten fazla süren ve ağızdan hiçbir şey alınamayan kusma şikayeti
  • Sürekli başağrısı, görme bozukluğu, özellikle elde ve yüzde olmak üzere tüm vücutta şişme
  • Bebeğin hareketlerinde önemli derecede azalma.

Beslenme ve kilo alımı

Gebe kadınlar dengeli beslenmeli, aşırı tuzlu, yağlı yemeklerden, çiğ et ve çiğ et mamüllerinden kaçınmalıdır. Günde ortalama 1 gr. kadar kalsiyum ihtiyacı nedeniyle süt ve yoğurdu bol tüketmeliler. Her gün bir çeşit et yenmesi tavsiye olunur. Dengeli beslenen, sebze ve meyveyi bol tüketen gebelere multivitamin takviyesi mutlak gerekli değildir. Fakat gebelik öncesi başlanıp, ilk üç ayda folik asit, 3. aydan itibaren de demir takviyesi, yapılmalıdır.

Gebelik süresince, normal kilolu kadınların 12 kg., zayıf kadınların 14-15 kg, şişman kadınların da 8-9 kg. alması önerilir. Gebelikte diyet yapma veya açlık önerilmez. Bu durum fetusun gelişmesini olumsuz etkileyebilir. Gebelik öncesi, şişmanlıkla ilgili mide ameliyatı geçirmiş kadınlarda beslenme problemleri gözlenebilir. Bu kadınlar az az ve sık yemeliler ve multivitamin desteği almalıdırlar.

Gebelikte içilen çay ve kahve miktarı azaltılmalıdır. Günde 3 fincandan fazla kahve içilmesi düşük riskini arttırmaktadır. Deniz ürünleri en fazla haftada iki kez tüketilmeli. Somon, ton balığı, karides gibi cıva oranı düşük ürünler tercih edilmelidir. Fazla cıva içeren deniz ürünlerinin çok tüketilmesi fetusa teratojen etki yaratabilir ve gelişme bozukluğuna yol açabilir.

Bulantı ve kusmalar gebeliğin ilk 4 ayında görülür. Sabahları daha şiddetlidir. Az ve sık yemek, yağlı yiyeceklerden kaçınmak, kuru ve katı gıdaları tercih etmek önerilir. Bu önlemlerle birlikte B6 vitamini de verilmelidir. İnatçı vakalarda bulantı önleyici ilaçlar kullanılır.

Leave a Reply

Your email address will not be published.