Anne Karnındaki ‘Fetus’un Büyüme Kısıtlılığı

Anne Karnındaki ‘Fetus’un Büyüme Kısıtlılığı

Anne karnındaki bebeğe “fetus” adı verilir. Çeşitli nedenlerle ‘fetus’un olması gereken büyüme potansiyelini kullanamayıp, gelişmesinin geri kaldığı durumlara eskiden “intrauterin gelişme geriliği” (rahim içerisindeki gelişme geriliği) adı veriliyordu. Günümüzde bu tanımlama rahim içerisinde büyüme kısıtlılığı olarak isimlendirilmektedir.

Rahim içerisinde bebeğin büyümesi başlıca 3 döneme ayrılabilir. Gebeliğin ilk 3 aylık döneminde (1. trimester) fetusun hücre sayısı artarak (hiperplazi) büyüme olur. İkinci 3 aylık dönemde (2. trimester ) büyüme, hem hücre sayısının artması hem de hücre boyutlarının büyümesi (hipertrofi) ile gerçekleşir. Üçüncü 3 aylık dönemde (3. trimester) ise sadece hücre boyutlarının büyümesi söz konusudur. Tek bebeğin olduğu gebeliklerde fetus 14-15. haftalarda günde 5gr., 20. haftada 10 gr., 32. haftada ise 30 gr. kadar büyümektedir.

Doğan bebeklerin düşük doğum ağırlıklı olduğunu, aynı haftada doğan binlerce bebekten elde edilen normal gelişim verileriyle karşılaştırılarak belirleyebiliriz. Düşük doğum ağırlığı ya da rahim içi büyüme kısıtlılığı teşhisi , doğan bebeğin ağırlığı aynı haftada doğan bebeklerin ortalama büyüklüklerinin en alt % 10’luk bölümüne karşılık geliyorsa konulabilir. Bu durumda doğan bebeklerin yaklaşık % 10 kadarının düşük doğum ağırlığına sahip olduğunu söyleyebiliriz. Gebeliğin ilk yarısında etkili olan faktörler fetusta genellikle orantılı (simetrik) bir büyüme kısıtlılığına neden olurken, ikinci yarıdan sonra etkili olan faktörler ise orantısız (asimetrik) büyüme kısıtlılığına neden olabilirler.

Fetusta orantılı büyüme kısıtlılığına yol açabilen başlıca nedenler; kromozom bozuklukları, bebekteki doğumsal yapı bozuklukları, gebelikte geçirilen bazı enfeksiyonlar, annenin beslenmesi, annenin küçük yapılı olması, annenin yaşı, doğum sayısı, ailesel faktörler, sigara, alkol ve kokain kullanımı şeklinde sayılabilir. Orantısız büyüme kısıtlılığına yol açabilen nedenler ise; annenin bazı hastalıkları ( tansiyon yüksekliği, kansızlık, akciğer, kalp ve böbrek hastalıkları vb.), plasenta dediğimiz bebek eşinin besin maddelerini taşıma kapasitesinin azalması olarak sayılabilir.

Teşhis nasıl konulur?

Ülkemiz gibi gebe kadınların düzenli ve belirli bir merkezde takip olmadıkları durumlarda teşhis koymak her zaman kolay olamayabilir. Hele kadın son adet tarihini hatırlamıyorsa işimiz daha da zorlaşacaktır. Teşhiste kullanacağımız iki temel veri vardır. Birincisi gebe kadının son adet tarihine göre gebelik haftasının hesaplanması, ikincisi ise gebeliğin ilk üç ayında doğru yapılmış ultrasonografik muayenelere göre gebelik haftasının hesaplanması. Kadın son adet tarihini bilmiyor veya adetleri düzensiz ise ve elimizde gebeliğin ilk dönemlerine ait ultrasonografik ölçüm yoksa teşhis koymak son derece zordur. Bu nedenle gebe kadınların muayenelerindeki belgeleri saklamaları son derece önemlidir. Ultrasonografik muayenede fetusun büyüklüğü ile ilgili elde ettiğimiz verileri, son adet tarihi ve ilk ultrasonografi muayenesinde elde edilen verilerle karşılaştırırız. Eğer bebek arada geçen zaman içerisinde yeteri kadar büyümüşse sorun yoktur. Eğer olması gerekenden az büyümüşse bu bebekler yakından izlenmelidir. Bebeğin ölçümleri, o hafta için ortalama değerlerin en alt %10 luk kısmına karşılık geliyorsa, o zaman anne karnında büyüme kısıtlılığı teşhisi koyarız.

Karın bölgesinde mezure ile yapılan bir ölçümle de yaklaşık gebelik haftası tahmin edilebilir. Haftaya göre olması gerekenden 3cm. az bulunan ölçüm, anne karnındaki büyüme kısıtlılığı teşhisini koydurabilir.

Bu gebelerde takip nasıl yapılır?

Öncelikle tedavi edilebilecek risk faktörleri ortadan kaldırılmaya çalışılır. Annenin kronik hastalıkları gebelik öncesi veya başlangıcında kontrol altına alınmalıdır. Kromozom hastalıklarının taraması yapılmalıdır. Bu taramalarda bakılan PAP-A ve AFP değerlerinin yüksekliği, HCG değerinin düşüklüğü bu gebeliklerde büyüme kısıtlılığı olabileceğini akla getirmelidir. Gebelikte annenin geçirdiği enfeksiyonlar iyi tektik edilmeli, bu gebelikler daha yakından izlenmelidir.

Anne karnında sıkıntıda olan bir fetusun NST trasesi.

Kesin teşhis koyulduğunda bu fetuslar renkli doppler ultrasonografi, gebelik sıvısı miktarı ve NST ile takip edilmelidir. Teşhis konulan gebeler çalışıyorsa mutlaka istirahate çıkartılmalı, yatak istirahatine alınmalı ve beslenmeleri düzenlenmelidir. Fetusun anne karnında kaldığı süre 37 gebelik haftasını doldurmuşsa bebek doğurtulur. Bunun altındaki gebelik haftalarında, bebeğin büyüme kapasitesi belirlenir, anne karnında sıkıntıda olup olmadığına göre (yapılan dopler incelemeleri ve NST ile tespit edilebilir) yakın takiple izlem yapılır. Kritik hafta 34. gebelik haftasıdır. Bu haftadan sonra doğurtulan bebeklerin yaşama şansı çok yüksek olduğu için daha rahat karar verilebilir.

Anne karnında sıkıntıda olan bir bebeğin beyin damarının dopler incelemesi.

Leave a Reply

Your email address will not be published.