Gebeliğin 37. haftasını doldurmadan, doğumun gerçekleşmesine “erken doğum” denir. “Erken doğum tehlikesi” ise, 37. gebelik haftasından önce, on dakikada iki kez güçlü rahim kasılmaları (bu kasılmalar bel ve kasık bölgesinde güçlü ağrılar şeklinde hissedilir) ile birlikte rahim ağzında açılma ve incelme meydana gelmesidir. Başlıca nedenleri annenin tansiyon, kalp, böbrek, kansızlık, guatr, enfeksiyon hastalıkları, beslenme bozukluğu, sigara ve alkol kullanımı, sık doğum, önceden geçirilmiş erken doğum, gebelik suyunun fazla olması (polihidramnios), çoğul gebelik (ikiz, üçüz vs.), rahim ağzı yetmezliği, rahim içini daraltan anomaliler olarak sayılabilir. Tüm doğumlar içerisindeki oranı yaklaşık % 10 kadardır.
Nasıl teşhis konulur?
Başlangıçta adet dönemindekine benzer kasılmalar ve kramplar mevcuttur. Bu şikayetler bel ve kasık bölgesinde hissedilen ve giderek sıklaşan ağrılara dönüşür. Bazı gebeler bu yakınmaları gaz sancıları ile karıştırmakta ve hekime başvurmakta gecikmektedir. Gecikilen durumlarda erken doğum tehlikesinin tedavi edilme şansı azalmaktadır. Bu nedenle gebe kadınlara hamileliklerinin başlangıcında, hangi durumlarda acilen hekime başvurmaları gerektiği konusunda eğitim verilmelidir. Ağrılarla birlikte vaginal kanama da görülebilir. Hastaların % 40 kadarında vaginal akıntıda artış olmaktadır. Muayenede rahimden kaynaklanan güçlü kasılmalar, rahim ağzında açılmanın başladığı tespit edilir.
Erken teşhis için, risk taşıyan gebelerin dikkatli izlenmesi, bütün gebelerde enfeksiyonların erken tedavi edilmesi gerekmektedir. Ayrıca gebelerin 20-22. haftalarında ultrasonografi ile rahim ağzının uzunluğu ölçülmeli, bu ölçüm 25 mm. nin altında olan kadınlarda erken doğum riskinin arttığı söylenerek, yakın takibe alınmalıdır.
Tedavisi nasıl yapılır?
Öncelikle hastalar hastaneye yatırılmalıdır. Sakin ve sessiz bir ortam sağlanmalı, bol sıvı almaları önerilmelidir. Başlangıçta damar yoluyla 1 litre kadar sıvı verilir. Bu önlem bazen ağrıların gerilemesini sağlayabilir. Ağrılar azalmazsa erken doğumu önleyici tedavi (tokoliz) başlanmalıdır. Rahim ağzı genişliğinin 4 cm. yi aştığı hastalarda bu tedavi etkili olmayacaktır. Bu nedenle erken teşhis ve müdahale önemlidir. Tedavide damar yoluyla (ritodrin, magnezyum sülfat) veya ağız yoluyla (nidilat, prostoglandin sentez inhibitörleri vs.) kullanılabilecek çeşitli ilaçlar vardır. Bu ilaçların hem kullanılmaması gereken durumlar, hem de bazı yan etkileri mevcuttur. Bu nedenle ilaç seçiminde ve kullanırken çok dikkatli olunmalıdır.
Erken doğum tehlikesinde en önemli sorun, zamanından önce doğacak bebeğin karşılaşacağı risklerdir. Bunların başında da solunum sıkıntısı gelmektedir. 28-34. gebelik haftalarındaki erken doğum tehlikesi olgularında, anne karnındaki bebeğin akciğer gelişimine katkı sağlaması ve doğum sonrası gelişebilecek solunum sıkıntısını azaltmak için anneye steroid tedavisi uygulanır. Özellikle 34. gebelik haftasından önce doğacak bebeklerin, yenidoğan yoğun bakım koşullarının çok iyi olduğu merkezlerde takibi gerekmektedir.
Hepinize zamanını tamamlamış doğumlar dileriz…
Leave a Reply