Menopoz kadın hayatının doğal ve kaçınılmaz bir dönemidir, bir hastalık değildir. Adet gören bir kadının, başka nedenlere bağlı olmaksızın en az 12 ay süreyle adet görmemesi menopoz alarak adlandırılır. Menopozda yumurtalık fonksiyonlarının azalması, östrojen ve diğer hormonların kan seviyelerinin düşmesi ve doğurganlığın kalıcı bir şekilde kaybı söz konusudur. Menopoza geçiş yıllarında kadının doğal adetleri 7 günden daha fazla uzamaya başlar. Kadın vücudunda bazı değişiklikler olur. Ateş basmaları bunlardan en önemlilerindendir. Her kadın menopozu farklı şekilde yaşar. Bazılarında çok az veya hiç yakınma yokken, diğerleri çok yoğun psikolojik ve fiziksel yakınmalara sahip olabilirler. Burada kadının menopoz hakkındaki bilgileri, menopozu kabullenişi, kültürel ve genetik etkiler önemli rol oynar.
Perimenopoz
Menopoza geçiş yıllarıdır. Son adet kanamasından yaklaşık 6 yıl kadar önceki bir dönemi kapsar. Kadın vücudunda menopozla ilgili değişikliklerin başladığı yıllardır. Düzensiz adet kanamaları, ateş basması, vajinal kuruluk ve duygusal değişiklikler perimenopoz döneminin yaygın şikayetleridir. Kadın perimenopoz döneminde düşük şansla da olsa hamile kalabilir. Bu nedenle hamilelik istenmiyorsa bu dönemde doğum kontrolü uygulamalarını terketmemek gerekmektedir.
Doğal menopoz nedir?
Herhangibir hastalık veya tıbbi uygulamaya bağlı olmaksızın, adetlerin kendiliğinden kesilmesine doğal menopoz denir. Doğal menopoz yaş aralığı 42-58’dir. Batı toplumlarında ortalama menopoz yaşı 51 dir. Bizim ülkemizde bu konuda çok kesin veriler olmamakla birlikte 47-50 yaş aralığında olduğunu söyleyebiliriz. Kadınların % 10 kadarı 40 yaş, % 0,1 kadarı da 30 yaş altında menopoza girer. Doğal menopoz yaşını genetik ve sigara içilmesi belirler. Sigara içen kadınlar ortalama olarak 1.5-2 yıl daha erken menopoza girmektedirler.
Her kadın menopozu farklı yaşar, fakat hepsi için ortak doğru olan şey ‘ menopoz döneminin kadın sağlığını gözden geçirmek ve sonraki yaşamını düzenlemek için eşsiz bir fırsat yarattığı’dır.
Menopoz yapay olarak oluşturulabilir mi?
Evet. Çeşitli tedaviler veya ameliyatlar sonucu oluşabilir. Kanser kemoterapileri (ilaç tedavisi) veya alt karın bölgesine ışın tedavileri yumurtalıklarda önemli oranda hasara yol açar. Bu tedaviler sonrası menopoz görülebilir. Ayrıca tıbbi zorunluluklar nedeniyle iki yumurtalığın ameliyatla çıkartılması da menopozla sonuçlanır. Burada yakınmalar doğal menopozdan çok daha ağırdır. Çünkü kan hormon seviyeleri aniden düşmüştür. Bu kadınlarda menopozal yakınmaların tedavi ihtiyacı doğal menopoz yaşayan kadınlara göre çok daha fazladır. İlerleyen dönemde ortaya çıkacak vajinal kuruluk ve kemik erimesi gibi sağlık sorunları açısından da yakından takip edilmelidirler.
Erken menopoz nedir?
İster doğal veya yapay olarak oluşmuş olsun, bir kadının 40 yaşında önce menopoza girmesine erken menopoz denir. Erken menopozu genetik faktörler veya tıbbi tedaviler etkileyebilir. Burada yumurtalık fonksiyonlarının çok erken kesilmesi söz konusu olduğundan, kadın östrojen hormonunun vücuttaki koruyucu etkilerinden (kalp hastalıkları ve kemik erimesi) uzun yıllar mahrum kalacaktır. Ayrıca aniden ve beklenmedik bir zamanda gelişen adetten kesilme, doğurganlığın kaybı özellikle çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda çok ciddi psikolojik travma oluşturacaktır. Doğurganlıkla kadınlığı ve cinselliği eş tutan anlayışa sahip bir kadın için bu yıkım olacaktır.
Bazen erken yumurtalık yetmezliği ( prematür ovariyan yetmezlik) denilen tablo aşırı stres, aşırı egzersiz, aşırı zayıflama veya çeşitli ilaçlara bağlı olarak gelişebilir. Söz konusu etkilerin kalkması ile adetler tekrar başlayabilir. Geçici menopoz dediğimiz bu tabloda yumurtalıklar tekrar normal fonksiyonlarına döner ve kadın doğal menopoz yaşına kadar adetlerini görmeye devam edebilir.
Postmenopoz (menopoz sonrası) dönemi nedir?
Kadının gördüğü son adetten itibaren yaşadığı döneme menopoz sonrası dönem denir. Tıbbi olarak bu dönem iki alt döneme ayrılabilir. Son adet tarihinden itibaren ilk 5 yıla erken menopoz sonrası dönem, 5 yıldan ölünceye kadar geçen süreye de geç menopoz sonrası dönem denir.
Bir kadının menopoza girdiği nasıl belirlenir?
Kırklı yaşlarındaki kadınlardaki ilk belirtiler adetlerdeki düzensizlikler ve ateş basmalarıdır. Kadının 12 ay adet görmemesi menopoz teşhisini koydurur. Burada kandaki bazı hormonlar da bize yardım eder. Kan FSH seviyeleri sürekli olarak 30 mIU/mL değerlerinin üzerinde seyrediyorsa bu kadının menopoza girdiğini söyleyebiliriz. Perimenopoz döneminde FSH seviyeleri dalgalı bir seyir izler. Bu dönemde bir kez FSH yükselmesi yanlışlıkla menopoz olarak değerlendirilmemelidir.
Menopozun kadın yaşamına getirdiği riskler ve yararlar nelerdir?
Öncelikle risklerden bahsedelim. Eğer kadının menopozla ilgili bilgileri yetersizse ve adetten kesilmenin kadınlığında ve cinsel hayatında önemli eksiklikler doğuracağını düşünüyorsa, menopozal yakınmaları çok daha yoğun olarak yaşayacaktır. Bu algılama kadının cinsel hayatını olumsuz etkileyecek, depresif bir duygusal durum oluşturacaktır. Östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak da özellikle vajinada kuruluk oluşacak, kemik erimesi süreci de hızlanacaktır. Kadın, östrojeninin kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkilerinden mahrum kalacaktır. Bütün bu olumsuzluklara karşın, menopoz dönemini kadın hayatı için bir fırsata çevirmek mümkündür. Genellikle o zamana kadar çocuklarıyla ilgilenen kadının, kendi vücudunu tanıması, sağlığına özen göstermesi, yıllık tarama kontrollerini yaptırması ile birçok hastalıktan korunabilecek ve kalan yaşamını daha mutlu ve keyifli geçirebilecektir.
Bunun için öncelikle menopoz döneminin kadınlar tarafından ‘kadınlığın sona ermesi’ algısının değiştirilmesi gerekmektedir. Yeterli tıbbi bakımı alan kadınlar, menopoz sonrası uzun yıllar tatminkar bir cinsel hayat sürebilirler. Bunun için öncelike vajinada gelişecek olan atrofinin engellenmesi gerekmektedir. Yıllık smear ve mamografi kontrollerini yaptıran kadınlar, rahim ağzı ve meme kanserinin çok erken yakalanması ile kolaylıkla tedavi edilebileceklerdir. Yıllık kontrollerdeki kan tahlillleri ile şeker, guatr gibi hastalıklar erkenden teşhis edilebilecektir. Sürekli bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyla irtibatı olan kadın, normal dışı kanamaları hekimine bildirecek ve bu sayede gelişebilecek rahim kanseri çok erken teşhis edilebilecek, dolayısıyla tedavisi de başarıyla gerçekleştirilebilecektir.
Menopoz engellenebilir mi?
Menopoz yumurtalıklardaki hormon üreten ve adet döngüsünü sağlayan hücre yapılarının tükenmesi sonucu oluşur. Dolayısıyla bu hücre yapılarının tükenmesini engellemek mümkün değildir. Fakat menopoz yaşını etkileyebileceğimiz bilinen en önemli faktör sigara içimidir. Sigara içenlerde menopoz ortalama 1.5-2 yıl öne gelir. Sigara içmeyen kadınlardaki menopoz yaşı 1,5-2 yıl kadar uzayacaktır. Bunun dışında menopoza geçiş yıllarındaki adet düzensizlikleri ve ateş basmaları nedeniyle verilen hormon tedavileri sonucu kadın düzenli adet görmeye devam etmektedir. Fakat bu menopozun engellendiği anlamına gelmez. Çünkü verilen hormon ilaçları kesilip, kandaki FSH değeri bakıldığında menopoz eğerlerinin üzerinde olduğu görülecektir. Menopoza geçiş dönemindeki hormon tedavileri sayesinde kadınlar yaşamın bu önemli dönemini daha rahat geçirecekler, kalp hastalıkları, kemik erimesi, cinsel ilişkide ağrıya yol açan vaginal kuruluktan korunmuş olacaklardır.
Menopoz ilaçlarında son durum nedir?
Son yıllarda menopoza kullanılabilecek ilaç çeşitliliği artmıştır. Bunları gruplara ayırarak inceleyecek olursak;
1- Ağız yoluyla verilen östrojen hapları:
Çeşitli dozlarda ağız yoluyla kullanılabilecek saf östrojen içeren haplar vardır ( Premarin tab, Estrofem tab. vb.) Burada mümkün olan en düşük estrojen dozu ile tedavi planlanmalıdır. Eğer kadının rahmi alınmış ise (cerrahi menopoz) saf östrojen hapları tek başına kullanılmalıdır. Yok eğer rahim alınmamışsa, o zaman östrojeninin rahim üzerindeki yan etkilerini azaltmak için her ay 12 gün progesteron içeren haplar ilave edilmelidir.
2- Deri yoluyla verilen östrojen preparatları:
Ağız yoluyla ortaya çıkabilecek genel yan etkileri azaltır. Haftada bir-iki kez uyluk ya da bel bölgesine yapıştırılan flasterler (Estroderm, Climara vb.) kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Ayrıca deri yoluyla emilen kremler şeklinde de (EstroGel ) uygulanabilir. Bu kremlerin her gün uygulanması gerekmektedir. Kadının rahmi alınmamışsa, tedaviye her ay 12 gün progesteron hormonu ilave edilmelidir.
3- Vajinal yoldan uygulanan östrojen ilaçları:
Vaginal krem (Ovestin, Premarin vag. Krem) hergün vajinaya uygulanır. Daha çok vajinal atrofi (kuruluk) için kullanılmaktadır. Tedavide belirli bir etkinlik kazanılınca haftada 1 kez uygulanması yeterli olacaktır. Vaginal halkaların (Estring, Femring vag. halka) etkinliği 90 gün kadardır. Hergün belirli miktarda östrojen hormonunu vaginaya salgılar. Kullanım kolaylığı vardır. Vajinal tabletler (Vagifem vag. tab) de her gün bir kez uygulanır. Aylık iğne şeklindeki östrojen preparatları ülkemizde yoktur.
4- Östrojen ve progesteron içeren kombine hormon ilaçları:
Özellikle doğal menopoza giren, rahmi alınmamış kadınlarda tercih edilen ilaçlardır. Ağız yoluyla alınan Trisequens, Activelle, Anjeliq bu ilaçlara örnektir. Trisequens menopozal geçiş döneminde kullanılırken, diğerleri postmenopoz döneminde tercih edilir. Activelle ve Anjeliq düşük hormon değerleri olan ilaçlardır. Yapıştırma flaster şeklindeki kombine ilaçlara Estracombi ve Climara Pro bantları örnek olarak verilebilir. Estracombi fasterleri haftada 2 kez, Climara Pro ise 1 kez yapıştırılır.
5- Sadece Progesteron hormonu içeren ilaçlar:
Östrojen verilmesinin sakıncalı olduğu durumlarda yalnızca progesteron içeren ilaçlar verilebilir. Ağız yoluyla kullanılan Provera tab, Progestan tab. bunlara örnektir. Hormonlu spiraller (Mirena) de hergün az miktarda progesteron hormonu salgılarlar. Vajinal krem şeklinde (Crinone jel) olan ilaçar da vardır. Progesteronun bu yolla emilimi ağız yoluyla emiliminden çok daha fazladır.
Menopoza geçiş dönemindeki tedavilerle adet görülmesi, kadının menopoz yaşını gerçekten geciktiriyor mu?
Hayır. Menopoza geçiş döneminde verilen ilaçlarla adet görülmesi kadının doğal menopoz yaşını uzatmaz. Fakat bu dönemde kadında ortaya çıkan ateş basmaları, vajinal kuruluğu tedavi edecek, kemik erimesi, kalp hastalıkları, kolon kanseri risklerini de azaltacaktır.
Menopozal dönemdeki en yaygın yakınmalar nelerdir? Bunlar için psikiyatriste gidilmeli midir?
Bu yakınmaları ateş basmaları, uyku bozuklukları, başağrısı, hafıza ve konsantrasyonda değişiklikler, depresyon ve sıkıntı bozuklukları şeklinde sınıflandırabiliriz. Bu akınmalar için hemen psikiyatriste başvurulmasına gerek yoktur.
Ateş basmaları
Menopozda ateş basması en yaygın şikayettir. Beyindeki ısı düzenleme merkezlerinin hormonal değişikliklerle etkileşmesi nedeniyle oluştuğu düşünülmektedir. Fakat ateş basmalarının sadece menopoza bağlı olmayacağı bilinmelidir. Tiroid, enfeksiyon, kanser gibi hastalıklar ve tamoksifen (meme kanserinde kullanır) ve raloksifen (kemik erimesinde kullanılır) gibi ilaçlar da ateş basması yakınmalarına yol açabilir. Ateş basmalarının şiddeti kadından kadına değişir. Bazılarında belli belirsiz yakınma şeklinde seyrederken, bazılarında da kadının sosyal hayatını ileri derecede sıkıntıya sokabilir. Genellikle 3-5 yıl kadar sürer. Ateş basmalarının şiddeti zamanla azalır. Yakınmaların şiddetli olduğu kişilerde tedavi seçenekleri vardır.
Öncelikle yaşam tarzı değişiklikleri uygulanmalıdır:
- Öncelikle sıcak ortamlardan kaçınma, saç kurutma makinesi kullanmama, sıcak içecekler, alkol, kafein ve sigaradan uzak durma gibi önlemler uygulanabilir.
- Düzenli spor stresi azaltır ve rahat uyumayı sağlar.
- Çalışma ve özellikle yatak odalarının serin olması sağlanmalıdır.
Bazı bitkisel kökenli zayıf estrojenik ilaçlar (soyadan elde edilen fitoöstrojenler) ateş basmalarını %30 oranına azaltabilir. Şiddetli yakınmaları olan kadınlara hormon tedavileri, antidepresan ilaçlar ve bazı tansiyon ilaçları verilebilir.
Uyku Bozuklukları
Bazı kadınlarda özellikle gece gelen ateş basmaları sırasında uyku bozuklukları görülebilir. Bu yaşlardaki bir erişkin ortalama 6-9 saat kadar uyuması gerekmektedir. Uyku bozukluklarında ilk olarak basit önlemler alınmalıdır. Bunlar ağır akşam yemeklerinden kaçınmak, ışık ve gürültüyü azaltmak, yatak odasının ısısını düşürmek şeklindeki yaklaşımlardır. Alkol, kahve ve sigara tüketiminin azaltılması uyku kalitesini arttıracaktır. Yatak odası sadece uyku ve cinsel aktiviteler için kullanılmalıdır. Diğer aktiviteler evin başka alanlarında gerçekleştirilmelidir. Hafta sonları dahil sabah uyanma saatleri, gece yatış saatine bakılmaksızın düzenli olmalıdır. Bütün bu önlemlere rağmen uyku bozuklukları düzelmiyorsa, tiroid hastalıkları, allerji, kansızlık, huzursuz bacak sendromu, depresyon ve uyku apnesi gibi nedenler araştırılmalıdır. Uykusuzluğun nedeni depresyon ise, kadın psikiyatriste başvurmalıdır.
Santral Sinir Sistemi Bozuklukları
Menopoz döneminde başağrısı, hafıza ve konsantrasyonda değişiklikler, depresyon ve sıkıntı bozuklukları sık görülür. Başağrısı çeşitli nedenlerle oluşabilir. Enfeksiyon, diş problemleri, stres, alerji, duygusal değişiklikler, çevre değişiklikleri bunlardan bazılarıdır. Hormonal değişiklikler de başağrısına neden olabilir. Adet dönemlerinde ve doğum kontrol hapı kullanırken başağrı yakınması olan kadınlarda menopoz döneminde başağrısı görülme olasılığı fazladır. Hormonlarla ilişkili olan başağrıları adetlerin tamamen kesilmesi ile geçer. Yeni başlamış ve şiddetli başağrısı varsa, giderek şiddetleniyorsa, her zamankinden daha fazla şiddette ise, uykudan uyandırıyorsa, ateşle birlikte seyrediyorsa tıbbi yardım alınmalıdır. Hormon tedavisi sırasında migren ortaya çıkıyorsa, hormon kesilmelidir.
Hafıza ve diğer mental kapasiteler yaşla birlikte azalır. Menopozal yakınmalarla birlikte bu süreç hızlanabilir. Hormon tedavilerinin bu süreçte olumlu etkileri olduğu genellikle kabul edilmektedir. Özellikle cerrahi menopoz dediğimiz ameliyatla menopoza sokulan kadınlarda, östrojenin beyin kapasitesi üzerine etkisi daha belirgindir. Duygusal değişimler, depresyon ve sıkıntı hissine menopozal dönemde sık rastlanır. Kadında önceden adet öncesi gerginlik sendromu varsa, menopozal geçiş dönemi uzun sürüyorsa veya ateş basması gibi semptomlar çok şiddetli ise depressif yakınmaların görülme riski artar. Hormon tedavileri ile düzelmeyen depressif yakınmalar için kadın psikiyatriste başvurmalıdır.
GEÇ MENOPOZ
Kadınlarda ortalama doğal menopoz yaşı 48-52 aralığındadır. Geç menopoz yaşı olarak tanımlanmış kesin bir yaş dilimi yoktur. Fakat 54-55 yaşlarından sonra menopoza girilmesi geç menopoz olarak kabul edilebilir.
Menopozda kadın neden hızla yaşlanıyor?
Menopozda yumurtalıkların östrojen hormon üretiminin azalması ile, vücutta yaşa bağlı olarak gelişen değişikler hızlanır. Bunların en belirgin olanları cilt ve bağ dokusundaki değişiklikler, iskelet sistemindeki değişiklikler, kalp ve damar sistemindeki değişikliklerdir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte cilt ve bağ dokusunda değişiklikler oluşur. Cildin yaşlanması 30 lu yaşlarda başlamaktadır. 30-70 yaşları arasında yavaş seyreden yaşlanma, 70 yaşlardan itibaren hızlanmaktadır. Bu süreçte bağ dokusunun esasını oluşturan kollajenin miktar ve yapısı değişir. Kollajenin azalması ve kabalaşması cildi inceltir, hiyalüronik asit miktarının azalması ise kurumasına ve kırışmasına neden olur. Östrojenler derideki kollajen sentezini arttırmaktadır. Ayrıca hiyalüronik asit sentezini hızlandırarak, derideki nemliliği ve canlılığı sağlamaktadır.
Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi, menopozdaki östrojen eksikliği, bağ dokusu ve ciltte meydana gelen olumsuz değişikliklerin hızlanmasına yol açmaktadır. Menopoz döneminde kadına verilen östrojen hormon tedavileri, bu olumsuz değişiklikleri önemli oranda engelleyecek, hatta tersine çevirebilecektir. Östrojenin cilt üzerindeki etkilerini olumlu etkilerini söylecek olursak; dokuya sağlamlık ve esneklik veren kollajen miktar e kalitesini arttırır, cildin kalınlığını ve damarlanmasını arttırır, cildin görünüş ve gerginliğinden sorumlu yapıları düzeltir. Menopoz döneminde iskelet sistemindeki değişiklikler de önemlidir. Kemik dokusunda yapım ve yıkım hayat boyu devam etmektedir
İleri yaşlarda yıkım, yapımdan daha fazla olduğu için kemik erimesi görülür. Osteoporoz (kemik erimesi) iskelet sistemindeki kemik dokuda azalma ve buna bağlı olarak kemiklerde kırılma riskinin artması ile seyreden bir hastalıktır. Kadınlarda iki tip kemik erimesi (osteoporoz) vardır. Tip I veya menopozal osteoporoz adetin kesilmesinden sonraki ilk 15-20 yıl içerisinde görülür. Östrojen eksikliği ile kemik yapımını sağlayan hücrelerin aktivitesi azalır, buna karşın yıkımı hızlandıran hücrelerin aktiviteleri artar. Oluşum itibarıyla kemik yapım-yıkım dengesinin yıkım lehine bozulduğu, artmış kemik yıkımı ile karekterizedir. Menopozal dönemdeki kemik erimesinin hızlanması ile kadın vücudunun yapısı değişir, kemikler zayıflar ve boy kısalır. Tip II osteoporoz ise yaklaşık 35 yaşlarında başlar ve hayat boyu sürer.
Niçin menopoz sonrası kalp krizi, kanser ve osteoporoz artıyor?
Kalp-damar hastalıkları kadınlarda aha az görülmesine karşın her iki cinste de en sık ölüm nedenleri arasındadır. 50 yaşların altında, kalp-damar hastalıkları erkeklerde kadınlara göre daha sık görülürken, menopoz sonrası yıllarda (50 yaş sonrasında) her iki cinsiyette de aynı oranda görülmeye başlanır. Bunun nedeni kadındaki östrojenin bazı koruyucu etkileridir. Östrojen kadınlarda özellikle kan yağları önemli etkiler oluşturmaktadır. Kadınlarda LDL-kolesterol (kötü kolesterol) menopoz öncesinde erkeklerden daha az oranlarda bulunmasına rağmen, menopoz sonrasında iki cins arasında fark kalmamaktadır.
İyi huylu kolesterolde (HDL kolesterol) ise durum tersinedir. Menopoz öncesi kadınlarda erkeklere göre daha fazla bulunmasına karşın, menopozdan sonra hafif derecede azalmaktadır. Menopoz sonrası verilen östrojen tedavileri ile total kolesterol ve zararlı kolesterol (LDL) azalmakta, buna karşın faydalı kolesterol (HDL) anlamlı olarak artmaktadır. Ayrıca östrojen hormonu damar iç yapısının fonksiyonları üzerine de olumlu etki yapmaktadır. Menopozla birlikte östrojen hormonunun olumlu etkilerinden mahrum kalan kadınlarda kalp krizi riski artmaktadır.
Menopoz sonrası yıllarda meme, rahim, yumurtalık ve kolon kanseri artışı tamamen kadının yaşı ile ilgilidir. Östrojen hormonunun meme, rahim ve yumurtalık kanserleri üzerine herhangibir koruyucu etkisi söz konusu değildir. Fakat menopoz sonrası verilen östrojen tedavisinin kadınlarda kolon kanseri oluşumunu bir miktar azalttığı bilinmektedir. Osteoporoz (kemik erimesi) menopoz sonrasında hızla artmaktadır. Tip I osteoporoz dediğimiz menopozal osteoporoz, 50 li yaşlarda başlar ve 15-20 yıl kadar sürer. Kemiklerde yapım ve yıkım yaşam boyu devam eder. Östrojen hormonu kemiklerde yapımı sağlayan hücreleri uyarır, yıkım yapan hücreleri baskılar. Menopozda östrojen hormonunun azalması ile kemiklerde yıkım süreci hızlanır ve kemik erimesi artar. Menopoz dönemi kadının sağlık taramalarını yaptırması gereken önemli bir dönemdir.
Menopoz döneminde kolesterol ilaçları sakıncalıymış. Neden? Başka hangi ilaçları kullanmak sakıncalıdır?
Adet görülen yıllarda kadındaki östrojen hormonu kan kolesterol düzeyleri üzerine olumlu katkı yapar. Kötü huylu kolesterolü (LDL) düşürür, iyi huylu kolesterolü (HDL) yükseltir. Menopozla birlikte östrojenin bu olumlu etkisi ortadan kalkınca kadınlarda kötü huylu kolesterol (LDL) yükselir, iyi huylu kolesterol (HDL) azalır. Bunun sonucu olarak ta 50 li yaşlara kadar erkeklere göre kalp damar hastalıkları oranı düşükken, menopoz sonrası bu oran eşitlenir. Tabii ki risk altındaki kadınlarda kolesterol düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçların en önemli yan etkisi karaciğer üzerinedir.
Menopoz döneminde kullanılan hormonlar da karaciğerde metabolize edilmektedir. Dolayısıyla hem kolesterol ilaçları hem de hormon ilaçları kullanan kadınlarda karaciğer üzerindeki riskler artabilir. Bu nedenle bu hastalarda önceleri aylık olmak üzere sık sık karaciğer enzimlerini kontrol etmek gerekmektedir.Bilinen bir karaciğer hastalığı olan hastalarda ise bu ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır. Hormon tedavisi kullanmayan ve bilinen bir karaciğer hastalığı olmayan menopozdaki kadınlarda ise kolesterol ilaçları rahatlıkla kullanılabilir. Bunun dışında menopoz döneminde kullanılması sakıncalı ilaç grubu yoktur.
Osteoporoz ilaçlarını Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarının yazması doğru mu? Bu ilaçların ne gibi yan etkileri vardır?
Kemikte yapım ve yıkım olayları ömür boyu devam eden bir süreçtir. Kadındaki Tip I osteoporoz menopozla birlikte 50 li yaşlarda başlar ve 15-20 yıl kadar sürer. Yani bu dönemde yıkım hızı, yapım hızını geçer. Bundaki en önemli faktör de östrojen hormonu eksikliğidir. Bu yıllarda Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına başvuran kadınlarda sağlık taraması amacıyla smear, mamografi, bazı kan tahlillerinin yanında kemik erimesi taraması (osteodansimetri) da istenmektedir. Bu taramalarda kemik erimesi tespit edilirse, tiroid, paratiriod, kronik böbrek yetmezliği, uzun süreli kortikosteroidli ilaç kullanımı gibi nedenler araştırıldıktan sonra tedavi başlanabilir.
Menopozal osteoporozda en etkili tedavi yöntemlerinden birisi östrojen verilmesidir. Günümüzde östrojen hormon tedavisinin bilinen en önemli faydaları menopozal ateş basmaları, vaginal kuruluk ve kemik erimesi üzerinedir. Çünkü östrojen hormonu kemikte yapımı arttırmakta, yıkım hızını ise yavaşlatmaktadır. Dolayısıyla biz öncelikle östrojen kullanımının sakıncalı olmadığı hastalarda, bu tedaviyi tercih ediyoruz. Takipte bu tedavinin yeterli olmadığı kadınlarda diğer osteoporoz ilaçlarını da kullanıyoruz. Bu ilaçlar Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları tarafından da yazılabilir. Bunda herhangibir sakınca yoktur. Osteoporoz ilaçları uzun süreli kullanılır. Tabii ki uzun süreli kullanımda bazı yan etkiler ortaya çıkabilir. Bilinen en belirgin yan etkileri mide-barsak sistemi üzerinedir. Ülser, gastrit gibi mide-barsak sistemi hastalığı olan kadınlarda bu ilaçların kullanılması sakıncalıdır.
MENOPOZ VE CİNSEL HAYAT
Menopozda artık kadın seks istemiyor mu?
Menopozdaki kadının cinsel hayatını olumsuz etkileyen iki temel faktör vardır. Birinci faktör kadın vücudundaki önemli değişikliklerdir. Bu değişikliklerin sonucu olarak menopozdaki kadının cinsel hayatında bazı değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
- Hormonal değişiklikler: Menopozla birlikte kadında yumurtalıklardan salgılanan östrojen, progesteron ve testosteron hormonları azalır. Östrojen hormonu libidoyu (cinsel istek) indirekt, testosteron hormonu ise direkt olarak etkiler. Dolayısıyla bu hormonların azalması kadında cinsel isteği azaltaca
ktır. - Vulva ve vajinadaki değişiklikler: Menopozla birlikte bu bölgedeki doku elastikiyeti azalır, atrofi dediğimiz kuruluk başlar. Şayet tedavi edilmezse cinsel ilişkide zorluklar yaşanır, acıma ve ilişki sırasında kanamalar oluşabilir. Bu sebeplerle cinsel ilişkiden kaçınan kadınlarda bir süre sonra vaginanın boyutları değişir, kısalır ve daralır. Böylece cinsel ilişki iyice zorlaşır. Halbuki bu dönemde kadın yeterince tedavi edilir ve cinsel ilişki motivasyonunu kaybetmezse, uzun yıllar önemli bir sorun yaşamadan cinsel beraberliğini sürdürebilir.
- Cinsel hayatı etkileyen diğer vücut değişiklikleri: Kas ve bağ dokusunda, pelvis yapılarında zayıflama, memelerde boyut ve gerginliğin azalması, deride bağ dokusu değişikliklerine bağlı kuruma incelme, saçlarda seyrelme, bazı bölgelerde erkek tipi kıllanma bu değişikliklerin bazılarıdır. Söz konusu değişiklikler kadının kendisini cinsel olarak daha az arzulanır hissetmesine neden olur.
- Ağırlık ve yağ dağılımındaki değişiklikler: Menopoz sonrasında genellikle gözlenen kilo alma ve bel bölgesinde yağ depolanması kadının kendi cinselliğiyle ilgili algısını olumsuz etkileyecektir. İkinci faktör ise toplumdaki ileri yaşta cinselliğe karşı olumsuz algılamadır. Bizim toplumumuzda genellikle ileri yaşta cinselliğe karşı olumsuz bir algılama vardır. Şayet kadın bu algılamadan etkileniyorsa, doğal olarak cinsel hayatında yaşadığı zorlukların da katkısıyla cinsel isteğinde azalma görülecektir. Kadınlarda bütün yaş grupları göz önüne alındığında % 30-40 oranında görülen cinsel istek azlığı, menopoz sonrasında daha artmaktadır. Fakat kadın menopozla ilgili doğru bilgilere sahipse, yeterli tıbbi tedavi görüyorsa, cinsel hayatındaki sorunlarla rahatlıkla baş edebilir ve tatminkar bir cinsel hayatı devam edebilir.
Sosyal güvenlik sistemi 40 yaşından sonra niçin tüp bebek tedavisini ödemiyor? Tıp izin veriyor, yasalar neden izin vermiyor?
Kısırlık ülkemizde hem sağlık sorunu, hem de sosyal bir sorundur. Özellikle kırsal kesimde, çiftler evlendikleri andan itibaren yakın çevrelerinin çocuk baskısını hissetmeye başlarlar. Ortalama olarak çiftlerin % 15 kadarı kısırlık problemiyle karşılaşır. Kısırlık sorunu yaşayan çiftlerde en büyük bedeli de maalesef kadınlar öder. Genellikle ekonomik özgürlüğü olmayan kadınlar, sırf bu nedenle evliliklerini kaybedebilirler. Sosyal güvenlik kurumu, bu nedenle ülkemiz için önemli bir sağlık ve sosyal sorun olan kısırlığın tedavisindeki son aşama olan tüp bebek yönteminin tedavi masraflarını karşılamaktadır. Fakat burada çok kesin sınırlarla belirlenmiş kısıtlamalar konulmuştur. Bir tüp bebek uygulamasında başarı 20-30 yaşlarındaki kadınlarda % 35-40 kadarken, 40 yaşlarında bu oran %10’lara kadar düşmektedir.
Ayrıca 40 yaş gebelikleri, hem anne hem de bebek için risklidir. Annede hipertansiyon, gestasyonel diyabet gibi hastalıklar artarken, bebekte de kromozom anomalisi ihtimali artmaktadır. Hem başarı şansındaki azalma, hem de anne ve bebek açısından riskleri neniyle, elindeki kaynakları doğru kullanmak zorunda olan sosyal güvenlik sistemi 40 üzerindeki kadınlarda tüp bebek tedavilerini karşılamamaktadır.
Kadın menopoza girince erkek nasıl etkilenir?
Yaş ilerledikçe hem kadının hem de erkeğin cinsel hayatında bazı sorunlar yaşanacaktır.
Bunlar;
- Cinsel istekte azalma
- Uyarılmada azalma
- Orgazmda azalma
- Cinsel ilişkideki zorluklar
- Erkekteki sertleşme problemleridir.
Kadındaki sorunlar erkeğe göre daha belirgindir. Çünkü kadın menopozda çok daha hızlı bir değişim yaşamaktadır. Bu dönemde tıbbi yardım alan kadınlar sorunlarla daha kolay baş edebilir. Özellikle kadının hormon tedavisi alması, bedeninde gelişecek değişiklikleri azaltacaktır. Vajinal kuruluğa bağlı ağrılı cinsel ilişki, uygun bir tedavi ile kolaylıkla önlenebilir. Çiftin arasındaki ilişki de bu sorunları aşmaya yardımcı olur. Birbirlerine karşı duygusal bağlarını koruyan çiftler, karşılaştıkları zorlukları aşmak için gerekli uyumu gösterebilirler. Eşinden anlayış gören kadın da, kendi cinselliğiyle ilgili olumsuz algılara kapılmaz ve cinsel hayatını bir kısır döngü şeklinde kısıtlamaz.
Örneğin kadındaki uyarılma azlığı için ön sevişme dönemi uzatılabilir. Erkekteki sertleşme problemleri çeşitli orgazm yöntemleri ile giderilebilir. Bunun aksine, aralarında duygusal bağ olmayan çiftlerin, yaşadıkları bu sorunlar karşısında bocalama şansları yüksektir. Cinsel ilişkide acı ve yanma hisseden bir kadın, giderek ilişkiden kaçınmaya, ilişki süresini kısa tutmaya çalışacak, bu da bir süre sonra erkekte cinsel problemlere neden olabilecektir. Birbirlerinin yaşadığı sorunlara empati yapamayan çiftlerde, cinsel sorunların çözümü zorlaşacaktır.
Erkeğin andropozu ile kadının menopozunu nasıl karşılaştırabiliriz?
Menopoz, 5-6 yıllık bir geçiş döneminden sonra adetlerin kalıcı olarak kesilmesidir. Adetten kesilme de yumurtalıkların hormon üretiminin önemli oranda azalması ve doğurganlığın kaybedilmesi demektir. Dolayısıyla kadında menopoz dönemiyle birlikte çok belirgin hormonal, fiziksel ve ruhsal değişiklikler görülür. Hormonal değişiklikler hemen her kadında aynı olmakla birlikte, fiziksel ve ruhsal değişiklikler farklılıklar göstermektedir. Birdenbire doğurganlığı kaybeden kadının, kendi cinselliğiyle ilgili algıları değişebilir. Buna birde toplumdaki ileri yaşta cinselliğe olumsuz bakışı da ilave edersek ortaya olumsuz bir tablo çıkacaktır.
Erkekte andropoz olarak adlandırılan dönem ise kadındakinden farklıdır. Erkeklerde, aniden hormon üretiminin ve üreme yeteneğinin kaybolması diye bir şey yoktur. Ortalama olarak 50 yaşlarına kadar erkeklerde hormon seviyeleri sabit bir şekilde seyreder. Bu yaşlardan itibaren yıllar içerinde, 75-80 yaşlarına kadar yavaş bir düşüş gösterir. Yani kadınlara göre aynı yaş grubu erkekler, daha hafif değişiklikleri uzun sürede yaşarlar. Bu nedenle erkeklerde, kadınların ani hormon azalmasına bağlı yaşadığı sorunlar gözlenmez. İlerleyen yaşla birlikte erkekte de cinsel istekte azalma, kıllanmada azalma, güçsüzlük, adele ve bağ dokusunda zayıflık, terleme, sinirlilik, sertleşme problemleri, konsantrasyon güçlüğü gibi sorunlar gözlenebilir. Bu durumlarda erkeklik hormon seviyeleri belirli düzeyin altında ise, o zaman ilave testosteron hormonu verilerek tedavi bu yakınmalar giderilebilir.
Leave a Reply